Maun ağacından yapılma oymalı gardırobunu karıştırıyordu Şükran .Ağabeyi gelecekti Ankara'dan ve güzel bir karşılama yapası vardı ona. Handan Hanım'ın pislik işlerini yapıyordu ağabeyi Vedat ve insanlar onu sevmezdi genelde ama kendisine karşı çok iyi olmuştu her zaman. Hastayken ona ağabeyi bakardı , bir istediğini ikiletmezdi ,severdi Şükran'ı.
Fırında pirzola hazırdı zaten, lokum gibi olmuştu.(Önceki sefer çok pişirmişti eti , duvardan sekecek kadar sert olmuştu, ama ağabeyi o kırılmasın diye ses etmemiş yemişti ) Masa da cillop gibiydi.Tek kalan şu gardırobundan bir askı seçmekti. Afili bir güzel olası vardı bugün bu yüzden çok sevdiği süngerbob tişörtünü bıraktı.Krem rengi bir bluz seçti kendine.
Zil çaldığından kapıya doğru yollandı.Koridodaki halının katlandığını 1.5sn önceden farkederek artistik patinaj yapmaktan kurtardı kendini.Nebahat Teyze gelmişti alt kattan ."Şükran , nasılsın evladım ?" dedi yaşlı Nebahat Teyze yumuşak sesiyle.Sonrasında maydanoz rica etti dünyanın tüm pisliğinden uzak yaşamaya alışkın ak sakallı nine.Mutfağa yollanan Şükran, hain halının yersiz münasebetlerine karşı bağışıklık kazanmanın verdiği coşkuyla adeta sekiyodu koridorlarda artık."Düzelt şu halıyı ağabeyin gelir de düşerse görürsün coşkuyu" dedi içinden bir ses.(Bu iç sesleri çoook severdi Şükran).Maydanoz teslimatı görevini başarıyla tamamladıktan sonra ayna karşısında saçlarını düzeltip istasyonun yolunu tuttu.
Vardığında saf saf bakan bir gişe görevlisine trenin geliş saatini sordu."Nah gelir" le eşdeğer bir saat aldıktan sonra bankalardan birine oturdu.Gişe görevlisinin kendisine baktığını farketti bir süre sonra.Mahallede görüyordu bu adamı ama tanışıklığı yoktu .Şeker görünüyordu bu genç adam."Ama hiç belli olmaz" dedi içindeki ses duygularını baltalayarak " Nağlet bir erkek sonuçta o " diye bastırıyordu.Uzun bir süre bu tartışma devam ettikten sonra bu sesi bastırabilecek tek şey Şükran'ın imdadına tam zamanında yetişti.Çufffffff diye duyuldu trenin sesi.
0 yorum:
Yorum Gönder