Maya

Yemin ederim dengemi bozdu bu mayalar , uyuyamıyorum arkadaş .

Japon balığı


        Bir dolaşım başladı içimde yine yeniden ve habersizmişim ben kapıdaymış gibi beni bekleyenden. Sıcağa akıntıya kapıldım diyorum .Kayıyor kaygan sular arasından parmaklarımın ve hâla gözlerim açılmaya karar vermemişken gülmek geliyor içimden . Dolmadan ağzıma bu nehir  , almadan beni balık yapmadan beni kahkahalar dolusu gülmek geliyor içimden. Sonrası da umrumda bile değil .

Yoruldum

    Sanki psikolojime oyun oynar gibi kendimi yalnızlığıma hapsettim yine . Kasıtlı mı bu yaptığım bilemiyorum çünkü yokluk da söz konusu bir bakıma. Yeşil yerler de gördüm denize yakın geçenlerde , betondan şehir ağır gelmeye başladı artık. Aslında ne harcı ne çimentosu derdim benim , insanı benim değil gibi bu yaşadığım yerin . Buza dokununca hem yapışır hem üşür ya parmaklarım onun gibi işte , kurtaramıyorum kendimi ve işin kötüsü yaşamı tüketmek gibi oluyor sonrasında yaşamak. Öncesini kaçırdığını bilerek sonrasını yaşamaya çalışmak. Yoruldum ya , yeminle yoruldum ben artık .

Success


 Advice for mankind : " No matter how hard you worked , no matter how much you sacrificed , if its still not enough ,shut the fuck up and keep trying till its done ."

Saygıyla anıyoruz


Çöl bitkisi

            Bugün günlerden sonbahar , mevsim de çarşamba . Yarın dün , bugün de yarın gibi . Tren katarı gibi zaten gün dediğin. Kovalayan şeyi durdurmak gibi bir niyetim veya gayretim yok ama , yarıda kesilecek olsa  aldırış da etmem zannederim. Ne keder  ne hüzün  ne neşe  ne de öfke bu hissettiklerim . Boşluk daha ziyade , kocaman bir boşluk oturmuş ortalık yere . Çözülecek veya çözülemeyecek bir düğüme benzetmektense hiç ip olmaması gibi bir şey bu biraz. Caddenin sonuna doğru koşarken yorulmak da değil , çöl bitkisi gibi . eheh :) evet çöl bitkisi gibi :)

Yürü cumhur yürü , bayram bugün


Gecenin en karanlık anı güneş doğmadan hemen önceki anmış , az kaldı :)

29 Ekim Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun !


Savaşa hayır !

 
      Son birkaç senedir Suriye ile yaşanan gerginliklerin tamamı Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Ortadoğu'yu ve nihayetinde Türkiye'yi parçalayıp yutma planının taşeronluğunu üstlenen Akp hükümetinin CIA ajanları ve mühalif terörist güçleri ile el ele yürüttüğü,  kurgulanmış , planlanmış komplolardan ibarettir.

Yargıyı ele geçirme , Türk ordusunu Balyoz davası vs. ile pasifleştirme , çadır kentler vasıtasıyla tampon bölge ve üs oluşturma , her fırsatta yüksek perdeden verilen mesajlar , haber kanallarının ele geçirilip medyanın susturulması ,2 pilodumuzun şehit edilmesi ve dün Akçakale 'ye yapılan saldırı da bu planların parçasıdır.

Vatan savunması mevzu bahis olmadıkça savaş cinayettir . Burada vatan için savaşılması gereken Suriye değildir.

Salgın



   Hastalıklı yaratıklarsınız siz , hepiniz . Şefkatle uzatılan çiçeklerde bile dikeni görmeye mahkum yaşantınız yüzünden itlaf ettiğiniz sevme yeteneğiniz kadar hastalıksınız işte. Çünkü kanıksadığınız kucaklamaktansa kılıç kuşanmak. Çünkü sevdikleriniz değil , mahkum olduklarınız korumaya çalıştıklarınız. Ve bağlılıktan geriye alışkanlık bırakmışsınız sadece .

Bulut


     Yürüdüğüm kaldırımın hangi taşına dokunuyorsa parmak uçların , bil ki ben seni arıyorum içerde biyerinde kalbimin , kimsin ki arıyorum ben seni haberim yok orasından  , böyle çıkıp geleceksin de sanki güneş batmayacak birdaha , yatmadan geceleri girmeyecek aklıma yalnızlığım gibi geliyor bana . Öyle bir şeysin yani   bence , pembe bir bulut aramak gibi oluyor biraz seni aramak evet . Enazından unutturuyor seni aramakla harcadığım zamanı  da bihaber geziniyorum işte .

Yol


Unuttum ki ben nasıl yazılır satır
Yüzleri unutmak gibi mi , yoksa  yüzmeyi unutmak gibi mi yazmayı unutmak
Unutulmaz ki yazmak
Misal ,

          Sırtında bir çanta ve elinde kağıtlarla yola düştü bir çocuk gökyüzünden. Sonrasında kaybolacağından emindi ama nedense böylesi tedirgin etmedi onu ve dahası unutmuştu da tedirgin etmesi gerekenleri diğerlerinin içinde. Gözlerini kapadı  , gökyüzüyle ağaçları seyrederek yürüdü bilmediği yolda . Komik olan , ulaşacak bir yer aramadığından doğru gittiğini kontrol etmeye de gerek kalmıyordu. Merak vardı sadece inceden , çocuktan gelen bir merak " nereye kadardı bu yürümek işi ? " açtı gözlerini , yoldan geçen birine sordu , dedi ki " amca nerde bu bitiş çizgisi "  adam cevapladı gülümseyerek " ilerde solda heralde benimki " . Kafası karışan çocuk anlam veremeden devam etti yoluna . Demek ayrıydı herkesinki , düşününce hak verdi yaşlı adama , geldiği yerden beri tekti ve böyle devam edecekti bu yol belli ki , şaşkın ve mutlu hissetti sonra , taktı kulaklarına müziği , yürüdü gitti .  : )

Eder yirmi

Yirmi sene olmuş ben doğalı dün
Görüyorum ki dünya hepi topu bir gün
Öyle bir gün ki , ne kayan yıldızları saymaya
Ne sığ sularda bocalamaya yeter ömrün
Büyüten her neyse öldürecek de bir gün
Ve yaşadım demek gerek ilk nefesten sondakine dek
Koşacak çocuk , düşecek çocuk
Ve kalkacak tekrar koşmak için tutuşarak çocuk
Güneş tepeyi bulmadı , daha öğlen olmadı belki
Ama biliyorum gece çökerken de gülümseyecek çocuk


İştirak

Anlamsız bir oyun oldun artık şimdilerde malesef , ama ben isterdim aslında farklı olsun hikayemiz .
Ne yapayım yani daha ben , senin suçun işte . Benim suçum da seni özlemek , al oyna işte buyur

oooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo
oooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo
oooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo
oooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo
oooooooooooooooooooooooooooooooooo0ooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo
oooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo
oooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo
oooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo
oooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo

Samsun


 " Yıl 1919 , Mayıs'ın 19' u  "  diye başlardı bizim bayramlar . Öyle öğrendik biz bikere , tüzükmüş yönetmelikmiş değiştir sen daha




" Birşey " dediğin bitişiktir ayrı yazılmaz


   Birşeyler okurum ben ilkokuldan öğrendim .Zor okul ilkokul , ilk yani sonuçta tecrübesiz oluyor insan , insan nedir tanımamışsın daha, çorbanın ilk kaşığı gibi . Bir ön sırada otururdun sen , gece gibi saçların sırama düşer , ben farkedeceksin diye dokunmaktan çekinirdim. Severdin beni de onu da , ama benim sevdiğim gibi beni değil onu severdin bilirdim.Aslen onu sevmen değil , onun seni benim kadar sevemeyecek olmasıydı beni üzen.  Kalbim çıkardı sen bana seslenince , terzinin suçu tabi pantolona iki cep yapmış bilemezdim hangi el hangisine   , noldu peki sonra aradan yıllar geçti , neden geldin aklıma şimdi .      

cümle

Kumar denen oyunun ne akıl almaz bir şeklidir ki kader ,getirdiği gelecek birbirine karışmış pamuk iplikleriyle çektikçe gelen ve daima çekilmeyi bekleyen kopmaya hazır düğümler gibi  , bizden beklediği de sadece çekilecek ipliği seçmek.

Nisbeten erken kalktığım bir perşembe sabahı
ben yıllar önce oturduğum yerde
dalıyorum yine gökyüzüne
bulutlarım aynı denizim aynı
ne güzel şeydir yaşamak


Hacıyatar

Aslında yazılacak çok şey var ve sanırım bu yüzden gitmiyor elim kaleme , kare var neyse ki .

Aşkla başlayalım , ne demiş rahmetli
Aşk kendinden vazgeçme halidir, kendi benliğini ezmeden ‘biz’ olabilme halidir. 
Bizin içindeki ben kayboldu , balık gibi cama vuruyor sinek gibi daire çiziyor


Savaş , 
Savaşılması gereken onca şey varken taşeronluk savaşında dünyaya gözlerimi açtığım yere bomba yağdırmaya gidiyor sevgili ülkem . Aradan yıllar geçer , hasbelkader zamanaşımına da uğramazsa yargılansın diye getirirler kolu kırılınca gelemez duruşmaya , ardındaki kalabalıklar da yalan olur gider . 

Eylüllerden 12 ,
Filmlerden izleyip , kitaplardan okumakla bildiğim acı dolu hikayeler dizisi . Sabaha karşı çalan kapı sesi , yasaklanan kitaplar kütüphanesi  , işkenceyle ölenlerin meçhul cenazesi . Ben görmedim duydum sadece , soruyorum çok mu farklı olacak  nisanlardan 12  yıllardan yine 12 .  


Öğrenciyiz hani ,
Açın google 'ı şimdi yazın oraya " hapisteki" diye sonra bir adet boşluk bırakın ricamdır. generaller , gazeteciler , öğrenciler . Tehlike grubundayım ben , çenem de düştü üstelik şu ara . Demokrasi lafı sık geçer buralarda  televizyonda olsun okulda olsun . İyi bir şey diye duyduk bilmiyoruz nedir aslı .


İyi geceler 







The Song of Freedom





REDEMPTİON SONG - Bob Marley


Old pirates, yes, they rob I
Sold I to the merchant ships
Minutes after they took I
From the bottomless pit
But my hand was made strong
By the hand of the almighty
We forward in this generation
Triumphantly
Won't you help to sing
These songs of freedom?
'Cause all I ever have
Redemption songs
Redemption songs
Emancipate yourselves from mental slavery
None but ourselves can free our minds
Have no fear for atomic energy
'Cause none of them can stop the time
How long shall they kill our prophets
While we stand aside and look? Ooh
Some say it's just a part of it

Won't you help to sing
These songs of freedom?
'Cause all I ever have
Redemption songs
Redemption songs
Redemption songs
Emancipate yourselves from mental slavery
None but ourselves can free our mind
Woh, have no fear for atomic energy
'Cause none of them-a can-a stop-a the time
How long shall they kill our prophets
While we stand aside and look?
Yes, some say it's just a part of it
We've got to fullfill the book
Won't you help to sing
These songs of freedom?
'Cause all I ever had
Redemption songs
All I ever had
Redemption songs
These songs of freedom
Songs of freedom

Çok ayıp

Şuan durum o kadar can sıkıcı ki ne yazsam bilemiyorum
Olanları anlatamam oynayanlara ayıp olur
Oynayanları anlatamam fikrim değişirse bana ayıp olur
Kendimi anlatamam çünkü hala anlamadım üzerine çalışıyorum
Kanepeye oturmuş her şekilde birilerine bişeylere ayıp olur diye debeleniyorum işte
Ve cidden,  tüm samimiyetimle söylemem gerekirse canım çok ama çok sıkıldı

Sessizlikten yaratmışsa evreni yaradan; 
Seslerden sessizlikler yaratmaktır yaratıcılık... 


                                                  demiş Can Yücel

Penceremde beyaz beyaz mutluluk
Kar yağıyor

Belki


Uzattı elini , suya dokundu hafifçe
Kocaman kocaman dalgalar yaptı
Benim için
Sonra buluttan düştü burnuma bitanesi
Oradan denize karıştı tekrar yavaş yavaş

Ben istemedim ki böyle olmayı
Böyle oldum sadece
Ve verseler elime isterim yine
Böyle olmayı

Gözleri daldı martılara
Ve elindekiler cebinde buruştu
Korktu birden
Kim dedi bu aptal kıyafetlerimi giyen

Elimde olmadan yoruyor beni bazen
Bu beklemek , evet
Yoruyor yani tam anlamıyla kelimesinin
Yine de mutluyum ben görev edinmiş gibi
Beklemiyorum artık şimdiden beri
Beklesem gelmez ki
Gelir mi ki
Beklemiyorum , artık gelir belki

bisürüvar

Kaldır kafanı bak gökyüzüne
Say şimdi o yıldızları teker teker
Herbiri için ayrı güzel yaşamak
Ay kadar güzel
Güneş kadar sıcak yaşamak
Gülümse şimdi

Arşiv