Limon


Sana ait değil toprak, sen toprağa aitsin. Aldatmasın seni sayısız hücren sakın, kainatın içinde toz dahi değilsin, önce kibrine boşver. Yaşamın rengine, kokusuna da aldanma, ödünç onlar çünkü sana. Bitmez çelişkilerinin ve leke sürmediğin haklılığının akıbeti belki korkutur seni şimdi, onların dahi bir önemi yok. Önce hikayeni anlatacak kimse kalmayacak, sonra da çözülen bedenin suya karışacak, bir limon ağacının yaprağına hayat diye dolacak senden geriye kalan. Ve yalnız bu kadar işte, yok mu bunda bir güzellik de anlam arar durursun bitmez sandığın ömre.

Köy enstitüleri belgeseli


Yaz


Pazar sepetini dolduramayanları yaz onlara oğlum
Duvarın gölgesine mahkum olanları
Ruhları parçalanan tecavüz mağduru o küçük çocukları yaz
Açlıkta donarak ölmeyi
Oğlunu gömen babayı
Darağacında şiir okumayı yaz
Ölümün orucunu
Mücadeleyi yaz
Güneşi kesen kara gaz bulutlarını
Göğü yaran uçak seslerini
Savaş çığırtkanlarını, acıyı
Kurşuna dökülen hayatları yaz onlara
Çaresizce beklemeyi yaz
Haksızın hükmünü
Lanet gelesice gelmeyen adaleti
Özgürlüğün bedelini yaz

Unutulmaz sahneler vol 4



Medianeras (2011)

Uzun bir binanın yanında, kısa bir bina. Orantılının yanında, orantısız.

Bu çarpıklıklar muhtemelen  bizi mükemmel bir şekilde temsil ediyor, estetik ve ahlâki çarpıklıklarımızı.

Hiçbir mantığı olmayan bu binalar, kötü planlamanın eseri.

Tıpkı hayatlarımız gibi

Nasıl yaşamak istediğimize dair hiçbir fikrimiz yok.

Arşiv