Dünya kadar param olsa gitmem bir daha şu züppe takımının takıldığı yerlere. Ne sıkıcı mekanlardır ki onlar insanın bayılası gelir.Boş insanlar hep.
Suratına makyaj kutusu boşaltıp gezen dişi kişilikler
Her tarafta anlam veremediğim o yandan çarklı yürüyüş biçimi
Nikotin denen mereti hayatın anlamı olarak benimsemiş sivilceli ergen bireyler
" Subah douzbuşuktan böri bırdayz janım huaydi gel senda öbüyorum" tarzı Türkçe dışı telaffuz ve türevleri
Kısacası birgün tüm zevklerimi yitirirsem ve bunlardan zevk almaya başlarsam uğrayacağım bir yer olduğu kesin. Züppelere alerjim var stres yapıyor bende.( teletubbies te stres yapar ama bunun konuyla ne alakası var derseniz işte orda susarım zira pilim biter )
Züppeler
Meşin Ovarlak
Kendimi dağa taşa vurasım var. Anlat Ufuk ;
Olay şöyle tezahür etti;
Futbolla yakından uzaktan alakam yok uzun zamandır.Dershanedeyken 90 dakikanın Nirvana'sına ulaşmış 17-18 yaşında sınıfdaşlarımı kulakçığımın ucuyla dinlerken nadide bilgiler ele geçirdim .Hiçbirşey bilmediğim bu ayaktopu konusunda artık bir kozum vardı.Acilen karizmayı kurtarmalı formalara bezenmiş bir Ufuk Dilmen olarak geri dönmeliydim.
Bir arkadaş meclisindeydik.Nasıl ateşli maç muhabbeti yapıyorlar ama ..
Dedim Ufuk "susma konuştur ,gün ışığına çıkar kafandaki tozlanmış meşin yuvarlağı, aydınlat onları"
Hay o dilimi gergedan arısı sokaydı ! Neyse dönelim tekrar konuya
Arkadaşlarımdan birtanesi daha önce ismini duymadığım bi futbolcunun Mersin İdman Yurdu'na transfer olduğunu söyledi. Birkaç gün önce dershaneden de duymuştum bu ismi.(unuttum şimdi duysam hatırlarım)
Ben de dershane bilgilerim ve bir sabiyken Galatasaray izlemenin verdiği taşlaşmış fubol fikirlerim ile girdim mevzuya.
Nadide bilgi şu " Ergün Penbe'yi özne yap, Mersin İ Yurdu 'nu. dolaylı tümleç yap cümle kur. )
Cümlem şu " Ergün Penbe de Mersin İ. Yurdu 'na transfer olmuş" ( bir de onay bekliyorum böyle beklenmedik bişey söyledim ya ," vay Ufuk değişimi gördüm sende" falan diyecekler )
........sessizlik....
....çıkıtırt....
... vzz (uçan sineğin sesi) .....
HAHAHAHAHA kakara kikiri huuuuvv heehehehe hahaha
meğersem adam Teknik Direktör imiş. Adam da hala yaşlanmadı mı diyodum içimden .cevap gecikmedi.
Dağlara taşlara vurasım var kendimi
Aile
Pestenkerani
" 1299. sevgilimden yuvarlak sayı olsun diye ayrılıp 14 Şubat'a 1300.'yle girdim" gibi gerilimi katlayan muhabbetlerden de uzak durmaya çalışıyorum.
Evet. Ben hala eve gelen misafir teyzeleri öpüyorum okurum.(riskli iş kestiremiyorsun,bazen bu riske girmediğim oluyor)
Dershaneyle Fizik kursu arası, alışveriş merkezinin tepesinde , BigMac'teki mayoneze bulaşmış marulu köpük kutuya düşürmeden yemeye uğraşıyorum.(geçen sene Ekim ayında başardım bunu)
Sınava kalmış sayılı gün ," ne gerek var Ufuk diyorum yakacan derslerini acık sabreyle"
Bilge adam sözü geliyor aklıma " suyu bol olanın çeşmesi tazyikli akarmış" (tazzik şeklinde okursanız daha hoş duruyor ama TDK benle aynı fikirde değil)
Sonra da geliyor eve çuvalla portakal taşıyorum.
Alakasız değil mi ?
Ben de farkettim
Kalın sağlıcakla ( ha bu arada pestenkerani saçma demek imiş )
Tutarsızlık
Şu Danıştay YÖK 'ün kararını tekrar durdurdu.Bakınız haber burada.
Alan dışı tercih yapmaya çalışan biri olarak benim de işimi bozdu bu tabi.
İşin hukuki tarafını tartışmıyorum , adaletlidir adaletsizdir demiyorum.İdeolojik bir karardır veya değildir de demiyorum.Dershanede de okulda da veya başka bir öğrenci mekanında da tartışmıyorum bunları artık.
Tek derdim yaşadığım ülkedeki yönetim sisteminin birçok konuda olduğu gibi burada da tutarsız olması.
Bir sınav sistemi eğitim öğretim dönemi süresince dönem sonunda sistem kararından etkilenecek bir öğrenci için kaç kere değişir ?
" Al kendine yol seç yavrum , ama dikkat et sen yolun ortasındayken yolu kapatabiliriz"
Burası Türkiye diyeceksiniz. Türkiye bile daha tutarlı ve doğru yönetilebilir.(utanıyorum bile demekten o yüzden büyük yazdım görünce düzeltesi gelsin insanın )
N'oluyo Lan !
Taparcasına aşık olduğum sevgilimden ayrılmış gibi hissediyorum kendimi. Herhalde o kadar kolay olmayacak şu bırakma işi.Sabahtan beri aklımda fikrimde blog.
Yeni bir blog açtım ama aynı tadı vermiyor.Nasıl oluyor bilmiyorum evimde gibiyim buraya yazınca.Lan cidden sıyırdım bu sefer
Poffff. Temayı falan değiştiriyim. Yeni bi sayfa açıyım kendime burda yoksa ne orada yapabilcem ne burada.
Arada maymun ettik okurum kusra bakma ama bil ki ben daha bi maymun oldum.N'oluyo LAAN!
Elveda
Bu size son yazım okurlar(beni izleyen 7 kişi ve orada olduğunu bildiğim bir 7 kişi daha).Bunu okuduğunuzda ben çok uzaklarda olmayacağım.Hatta aynı yerde olacağım. Blog yazma işinden soğudum biraz.
Anlatacak birşeyim mi kalmadı?
Yalnızlığın bendeki etkisi, bestseller-edebi eser-klasikler hakkındaki düşüncelerim,Abu-k Hayat ve Kaya 'nın devamı ve benzerleri gibi bir sürü konu var aklımda.Hayır konu yokluğundan değil.
Kendim için yazıyordum işin başında , sonra sayaç koydum,istatistik şeyleri yaptım blog için , bunlar da benim kendim için yazdığım küçük ve tamamı bana ait karemi başkaları için yazdığım
bir sayfaya dönüştürdü. O benim değildi artık bir bakıma ve ben okusunlar diye yazıyordum ,kendim için değil.
Ama hakkını vermek gerek çok şey kattı bana bu Kare.Kare sayesinde yazım hatalarından kurtulmaya başladım.Daha çabuk yazabiliyorum ifade etmek istediğim şeyleri.,bu da ifade yeteneğim gelişti demek.Saçma salak cümlelerimi zamanla düzeltme imkanı buldum.4 çizgili kareyi bir boks ringi gibi düşünürsek ,güçlendirdi beni doğru ama canımı da yaktı.
Yani operasyon amacından saptı okurum.
"Bugün kaç kişi okumuş ?" "Niye şu kadar düşüş var ?" "çok şişirdim kendimi herhalde bak 2 kişi girmiş bugün" " ben kötü mü yazıyorum ?"
Bunlar benim soracağım sorular değil.Ben yazarım insanlar okursa okur okumazsa derdim değil diyebilmem gerek.Diyemesem bile bu kadar hırslanmamam gerek bu konuda.
İsim vermeden ve kimseciklere haber vermeden sayaçsız bir blog açma işi ihtimal dahilinde.(düzenli ve sınırsız yazmamı sağladığı için,günlükte 3 Şubat için tek sayfa var )
Ufak bir hikayeyle bitiriyorum . Hikaye bana ait değil Carpe Diem yayın evinin Felsefeyle alakalı bir kitabından.
Bir bilgeye "Nasıl insan oluruz ?" diye sormuşlar.
"Üç adımda " demiş bilge
"Nedir onlar ?"
"Sana kötülük yapanlar hakkında kötü düşünmeyeceksin ,bu birinci adımdır."
"Sana kötülük yapanlara iyilik yapmaya başlarsın bu ikinci adımdır."Bu adımı atabilirsen insan olmaya başladın demektir.
Nihayet sana iyilik yapanla kötülük yapan arasında bir fark hissetmemeye başlarsın ,işte insan olmak budur."
Dikkat edin " sana iyilik yapana kötülük yapmayacaksın" dememiş bunu yazan ama onu bile yapanı bilirim.
İnsan kal, sağlıcakla kal okurum !