martı


Özgürlük için çocuk
Evi yanmış kuşlar gibi, denize kafa tutar gibi istedik seninle biz
Tam da bundan işte ayrı düştük ve eşit değiliz
Beni aldılar, seni vurdular çocuk
Sorunlar seçtin kendine boyundan büyük
Sen öldün, ben gömüldüm, sorunların çok büyük
Sorduğun kaldı ancak hatırımda
Özgürlük için işte yaşamak çocuk
Ve ölmek de yine özgürlük için

Güvercin


Denizinden uzağa düşmüş ya yolu
De bir martı olmuş seyyah
Limanından kopmuş teknesinin demiri
Mevsimini anar durur

Umut kovalar gölgesi gibi
Ve gölgesi de batmaz güneşi
En dargın kuşudur göçmenlerin
Dalını arar durur

Yol


Bir yolun yolcusu yine kalıpları aklımın
Umuda gebe yol
Yol bereket
Yol elde kalan tek ceket
Küçülecek kuralları ben olmayanların
Un olacak cümlelere sıkışmış sıfatlarım
Yargılar, kaygılar aşınacak
Yol ki hep baki kalacak

Bağ

Bağlanmak ne garip
Bağlı olmak
Hem de bir bağ ile

Yani bir bağ bulmuşsun, bağlanıyorsun ve sonra sanki yeni bir şey olmuşsun gibi bağlıyım diyorsun kendine.
Bağlılık, bağımlılık. 
Kelimenin kendisi bile bir garip, bağsızı bile bağa bağlı türüyor.
Bu nedenle söyleyin lütfen o bağlılıkları olan arkadaşlara ortalıkta birbirine bağlı bu kadar garip bağ varken, benim kendimi bağlamam o kadar da garip değildir

gün-lük


Bizim evin önündeki inşaatın orada top oynuyordum çocuklarla bugün, camdan annem çağırdı oğlum yemek hazır gel diye. Lahmacun için et aldırmışlardı Ali amcadan sabah, maç bitsin gelecem diye bağırdım,pas verdiler o arada, baktım kalede kimse yok, çektim girmedi. bir çocuk var Emir diye laf atıyo böyle sürekli maçta, bigün kafasını yarmayı düşünüyorum,yan mahalleden geçen sene taşındılar bunlar, İpeklerle aynı apartmanda oturuyolar, üstüne bide süt de diyo arada bana zaten, annesi babası iyi insanlara benziyorlar da dövdüm diye evi ararlarsa sakatlık çıkarır babam, o yüzden ellemiyorum şimdilik. Herkes de nesini seviyor bilmiyorum, telefonu var böyle hava atıyor bizim salaklar da hazır işte böyle şeylere.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bugün dana kesilecekti, baktırmadılar etkilenirmişim diye. Dayım gelsin görsün öğrensin dedi ama izin vermedi teyzemle annem. Babama baktım tepki vermedi sonra soğan soydurdular bana da Mehmet gibi. Hala bebek muamelesi yapıyorlar. Mehmet attı zaten soğanı da soyamadı, bir şey bilmiyor daha çok küçük, bu kadar küçükken normal bu şeyler. Büyüsün öğretecem ben tüm bildiklerimi. Mesela kızlardan uzak durması lazım yoksa üzülür, bide atlet giyince dondurma yesen de hasta olmuyorsun , dondurma yemiştik bir kere İpekle, güzeldi dondurma, atlet giymemiştim o yüzden hasta oldum sonra, dondurmayı babası almıştı ama ben de alırdım, saygıdan hep büyük olunca onlar ısmarlarmış, bunun gibi şeyler. Bunları buraya yazdığım iyi oldu, unutmamalıyım Mehmet'e anlatırım ilerde büyüyünce.

Aksi

Kaygılarla ezilen aksi bir adam ettin beni
Korkuyla güce mahpus
Çirkin suratlı
Çirkin fikirli
Huzursuz bir adam oldum
Ve daha vahim ki zafer sandım bunu
Rengimi kaybettim
Işığım soldu
Uyum sağladım

Garibe selam

"
istanbul'da

boğaziçi'nde
bir garip orhan veli'yim
veli'nin oğluyum
târifsiz kederler içindeyim  ..  "

Orhan Veli

Selim


Aklıselim saatlerde çalışma prensibim gereği yaşamıyorum. Talihsiz şekilde yaşama prensibi olarak çalışmamak ilkeli duruşuma aykırı düştüğünden olay daha ziyade benim hayattan değil hayatın benden bekledikleri üzerine gelişti. Cips kartonu gibi çaresizce biriktirdiğim incelikli karakter özelliklerimin geçtiği bir bakkal bulamıyorum, bu nedenle siz sevgili hiç kimselere aydede ile horoz vakti dolaylarında içimi dökmek durumundayım, ihtiyaç sahipleri için yedek pet bardağım var. Öte yandan kimin bildiğini bilmediğim bir gün var ki hayalimde, anlatılagelememiş devrim türkülerinden sonraki sabah gibi yemyeşil. Sokağı ve huzuru paylaşmak adına toprak ve bulutlar bulacağımız izleyen günün şafağı sökene kadar hikayemi dinleme gafletine düşen her yolunu kaybetmişe selam olsun. Aygüceler. 

  

Insomnia


Anlamıyorlardan geçtim, anlayamadıklarından değil zannediyorum artık, ben anlatamıyorum, kabul. Da bende çok anlayamadım ki anlatayım. Anlatacak bir şeyimin olmadığı iyi olmuş yoksa zamanım olmadığından anlatamayacaktım. Açsan veya öpemiyorsan işler karışır.Uyuyayım ben iyisi

terminal


Bilmiyorum belki karşılaşırız terminalin birinde bir gün, görmezden gelemem ama merhabadan sonra yalan söyleyeceğim bilesin.Saçıma birkaç tel beyaz daha düşecek, gözlüğün çerçevesi ile sabah kahvaltılarımı değiştireceğim yokluğunda.Gülüşün silinecek hafızamdan, başkasının soyadını alacaksın pek muhtemel. Fazlaca bir şey kalmayacak yani bizden geriye. O gün aceleye gelir de diyemezsem diye, yolun açık olsun yine

Arşiv