Elinde bi cam bardak olsa
Güneş dolsa içine
Renklerine kırılsa ışık
Mutlu olsan sen de durup dururken
En önemlisi de bu değil mi zaten
Kırılırsa da bardak üzülme sakın
Kaldır kafanı güneşe doğru
Avcundaki o küçük gökkuşağını hatırla
Mutlu ol yine
Nasıl da değerlenir hatıralar hatırlandıkça
Siddharta
- Son -
İçinde yaşadığım dünya benim değil . Girmişim bir romana yırtıp çıkamıyorum . Her sabah gözlerimi açtığım oda benim değil , gözlerim benim değil.
Nankör müyüm ? Sanmam , her güzel şey bitermiş ya , bitsin artık istiyorum sadece .Ölümsüzlüğü güzel sanardım küçükken yaşamak güzel diye.
Özledim ben sadece , kendi hikayemi özledim.
Sen de saydın dimi
Şimdi alın sağ kolunuzu , sol elinizle alacaksınız , sağ elinizle sol kolunuzu alırsanız olmaz her işin bi raconu var ne diyordum alın sağ kolunuzu kaşınmayan kolunuzu kaşıyın şimdi , önceden beri kaşınıyorsa diğer kolunuzda denemeyin sol kolu kaşımayın bak yine diyorum , bekleyin kaşıntısı geçene kadar bikaç gün sonra kaşıyın sağ kolunuzu , kaşınmayan sağ kolunuzu kaşıdınız noldu kaşınmaya başladı . Sen kaşıdıktan sonra kolun önceden kaşınıp kaşınmaması önemli değil , kaşınır o.
yukarıdaki saçma yazıda "onüç" adet kaşımak fiili mevcut
- evet saydım
başlığa bak şimdi
Vıyk
Yazdıklarımı okudum az önce,
çok da yol almışım ilk yazılardan bu yana hakkını vermek lazım ( neyin kimin hakkını kime veriyoruz bilmem)
Diyeceğim o ki ,şu dört köşe blogun içinde güzel yazılar da var tabi de hani bazen de iyi taşırmışız be.
Sen bırak akar o
Öğren bak birşeyi çok büyütürsen kafanda , o şey patlar bitarafında
Neymiş akışına bırakıyormuşuz , kasmıyormuşuz , olursa olurmuş, afarım