Hobaa

           Şimdi bana kalırsa kimse beni tam anlamıyla tanıyamaz.Bu benim kanıtlanmamış bir başka teorim.Böyle düşünmemin nedeni dünyanın merkezinde oturmamdan kaynaklı değil.( o ayrı konu ) Her kişi bana kalırsa , ki kalmalı , kendini  geri kalandan farklı görme eğilimindedir.Düşünsenize, ( bu lafı çok seviyorum , tam böyle durumlarda söylenmesi gereken o vurucu laf ) kendini sıradan gören biri ile kendini tamamen ayrıcalıklı gören biri arasındaki güç farkını.Psikolojide buna ne diyorlar bilmiyorum ama herkes sıradan olsa bile farklı olduğunu düşünen bir adım önde olurdu , farklı olurdu kısaca. En başta dediğim gibi sizi kimse tam anlamıyla tanıyamaz ama günlük hayatta kullanıldığı anlamda sizi hiç tanımayan bir veya birkaç kişiyle karşılaştığınızda elinizde kendinizi tanıtma diye bir koz oluşur.Yani elinizdeki boş bir iskambil kağıdı gibi düşünülebilir.Her karakter farklı bir kağıttır sizin için yani destede çok farklı elemanlar var.( o maça kızına özel duygularım var , karıştırmayalım) Tutup da manyağı oynamak isterseniz Ufuk= Manyak gibi bir kart verebilirsiniz karşıdakine.O da sizi manyak olarak tanır.Yani manyak gibi bir karakterin çeşidi gibi tanır , unutmayın çok fazla kart var çünkü çok fazla karakter var , manyağın birçok çeşidi ve onun da birçok çeşidi.( intihar eğilimli manyak , boğulma eğilimli manyak , portakal suyunda boğulma eğilimli manyak vs vs . ) Aslında yaptığımız da elimizdeki bu kartlardan her yeni tanıştığımız kişiye farklı bir tanesini vermekten başka bir şey değil.Kendimizi manyak olarak tanıtmıyoruz belki ama Ufuk'un bir çeşidi olarak tanıtıyoruz.Her kişiye farklı bir Ufuk kartı veriyoruz,  her kart Ufuk'a uygun bu yüzden iki yüzlü veya çok yüzlü de değiliz .Yani bizi her tanıyan farklı bir parçamızı tanıdığı için tüm resmi göremiyor aslında.( tüm desteyi göremiyor) . O yüzden bir insanı tanımak ne şeklini şemalini , ne de adını bilmek.Çay içmek de tanıtmaz insanı . İnsan kendini tanır belki bir tek .( bundan emin değilim , üstüne düşünmedim daha ) Evet, böyle işte.

-Şizofren miyim ?
-just a little bit  :)

Bazı bazı

Hayat güzel lan , vallaha bak.

     Birini olduğu gibi sevmek çok güzel bir şey. Kendisinden daha iyi tanımak onu, yapılan yanlışların değersiz  kalması , zaman kavramını yitirmek falan , çok güzel şeyler bunlar
    Nereye gideceğini bilmeden bir trene binmek ve o kadar işte . Yok aşık olmadım ,  fena olmazdı hani de o ayrı konu demek istediğim ; herhangi birinin seni değiştirmeye çalışmadan kabul etmesi , böyle kabul ederse onun için değişirsin sen , yani değişmezsin de dünya bir yana o bir yana oluyor o zaman. Böyle çok kötü bir şey yapsa sana  kar-zarar hesabı yapmadan hoşgeldin desen sen de. Bazı şeyler de mantıkla açıklanamıyor işte , akılla kavranamıyor bazısı , ama çok güzel.

fiyuuu  noldu yav

Byzantion - Constantinopolis - İstanbul

Uçaktan ışıklarını gördüm İstanbul'un böyle takmış takıştırmış
Bu şehirde bir şey var , özletiyor kendini
Büyük şehir diye mi böyle bilmiyorum , çok gezdim ama yaşamak farklıdır mutlaka
Hikayesi var bu şehrin , kokusu var ,dokusu var ,başka bir şey çözemedim tam
Yurdun sokağındaki pastacı abinin dediği gibi " bi girdin mi İstanbul'a çıkamazsın daha"
Sanırım öyle olacak

Ha bu arada sevgililer gününüz kutlu olsun !

( - bi ara aşkla alakalı bişiler yazayım ya , tamam sevdim bu fikri)

Al işte say kaç N kaç K

Nereden birikti bu kadar da düğümlendi boğazımda bu lanet olasıcalar ? , Neden unutmaya çalıştım bu kadar onları  ? , Ne yaptılar bana ki onlar ? , Nasıl tanışır insan kendisiyle ,ardına bakmaksızın kendinden kaçarken ? , Nasıl utanır düşündüklerinden bazen ? , Niye korkar sonra hatırlamaktan birdaha ve birdaha ? Kim çıkaracak beni buradan ? Ve kaç günüm kaldığı önemli mi bu soruları cevaplayacak ?

İstisnalar

Şu meşhur iki çift laflardan ziyade onları haykıran gözler zedeledi umutlarımı, söz konusu insanlar olduğunda.Çünkü farklı oldu biraz beklediğimle bulduğum genelde .Ama o istisnalar var ya o istisnalar işte onlar kadar güzel yaşamak

kıroşe

Şu hayat bana beklemediğim yerden çakmayı adet edinmiş kendine iktisat ve sosyoloji gibi pes ettiğim ve neredeyse hiç çalışmadığım iki ders dururken sen beni onlardan geçir uğruna uykumdan vazgeçtiğim hukuk başlangıcı ve hukuk felsefesi gibi iki dersten bırak.Olum Ufuk bi sorun var .

ha al işte , medeni den de kaldık.

Veda

         Dairesel ve mora çalan göz altı çukurlarında neler giziliyordu kimbilir gene.Anlatmaya yanaşmazdı ,soluk bakışlarını kaçırıp dalgalara da dalsa , soyutlamış gibi kendini geri kalan dünyadan , bilirdim ben onu yapamazdı bensiz.Öksürüverdi birden , şu sigara da hiç yakışmazdı oldu olası dudaklarına , içme demedim bu sefer. Çok düşünüyordu bu aralar nasıl olacak diye önümüzdeki bahar.Kaldırım taşlarında güvercin kovalayan çocuklar , yağmurda ıslanacak sevgililer belki , deniz kıyısında avazıyla bağıran simitçiler."Dünyada neyi değiştirdim ben ?" dedi .Takmazdı önceden bunları , haftaya çıkacağını bilmediği kırık musluktan  dünya için tasarruf etmek nereden aklına gelecekti ki zaten , veya alım gücündeki düşüş telefon faturasını ödemesine engel değilse eylem yapmak da umrunda olmazdı pek.Hoş , arayanı soranı da telefona ihtiyaç duymazdı , peşinde pek kalabalık bir grup olmadığından olsa gerek .Ama önemli olan bu değildi ki  " Beni" dedim sesim titreyerek. "Şıp".Bir damla yanaklarımdan çeneme kaydı.Yüzümü yıkamak için tuvalete yöneldim.O da tekrar dalgalara çevirdi başını hastanenin penceresinden , çok uzaklara doğru.

Arşiv