Çay bardağını taşırken içindekini taşırmamayı elimi yaktıktan sonra öğrendim, taşırken bakmamak gerekiyormuş , çünkü insan içine bakınca bazen dışındakini kaçırabiliyormuş.
bavul
Yolculuk vakti yine geldi çattı. Ama bu sefer evden ayrılmak bir diğerine gitmek için olacak , hani bahsettim mi bilmiyorum hayatım iki parça gibi geliyor bir süredir. İkisini de özlüyorum.
Okula lisedeki gibi yürüyerek gitseydim uçak yerine, özlenecek tek bir evim olurdu. (Polyanna'nın kemikleri sızlamasın , izindeyim der gibi oldu . :D )
Bugün Ufuk Mersin'de ,yarın İstanbul'da ama hep evde .
Ev dediğin ne sıcak yermiş, bir an çıkmış aklımdan
Sabiha Gökçen'de kimliğimi kaybettim diye telaş yapmaya başlarken koridorun sonunda elini kaldırdı arkadaş ve "Ufuk senin kimliği almışım yanlışlıkla" diye bağırıverdi .İyi ki de öyle dedi yoksa şimdi kendi yatağımda uyanmam kolay olmazdı sanıyorum.
Şu bayram dedikleri ne güzel şeymiş birader , küçükken bile sevmedim bu kadar , ailemi görmemi sağlıyor.
Annem büronun üzerindeki daireyi satıp okul yapma hayalleri içinde bayramda evde oturmak istemiyor, Babam annemin derdinde n'apıcaz çıkıpta ,evimizde kalalım diyor,
Alihan'ı bilgisayara usb ile bağlamayı düşünüyorum uğraşmasın çocuk fareyi oynatmaya tıklatmaya
Cem satrançta kendince bir dev olan beni devirdi ,ağzı kulaklarında ( bir de" herkesi yendi "yaz abi diyor yanımda)
Babaannem olan zat-ı muhterem Fatma Hanım bu ara triplerde ama beni görünce gülüyor kadıncağız.
Arkadaşlarımın yüzleri fotoğraf gibi idi tekrar hareketlendiler görünce . Hayat güzel , bayram güzel olacak ,gözlüğü kırdım tamir ediyorlarmış, başka bir kırıklık yok.